DALGIÇ Metafor Fantastik Hayalgücü İmgelem Rüya Çağrışım Hafıza Cumhur KOCALAR İSTANBUL TURKEY

MASAL DÜNYASI Okuma Hikaye Otizm Roman Çocuk Çizgi Film Aile Toplum Cumhur KOCALAR İSTANBUL TURKEY

7 Nisan 2008 Pazartesi

Mutluakangözyaşı'na…

Mutluakangözyaşı'na…

Fuat Onan

(Göndermeli Gezintisi)


Hani çocuk yer yavaş pastayı…

Çileği bırakır sona…

Ben de devam ediyor...Bakıyorum yazılana...

Gör oldum şaşdım…

Bitmesin diye şaşkınlığım…

Az az şaşıyorum…

Az az bakıyorum….

Çizgisiz ellere çizgi çeken çingene…

Kader olmasın diye…

Bir çocuk ayağı yanmasın diye oyunda…

Düz çizmez…

Irmak gibi akıtır çizgiyi döne dolana…

Andre Breton bir dünya savaşında çıkmış ortaya…

Gerçeküstücülerin yaramazlarından…

Duchamp…Aragon…ReneChar…Bunuel…Dali…Deleuz….Hayyam…rahmetli Ece Ayhan…Jean Vigo…Rimbaud…Meg Stuart…Ya da melanet hırkasını giymiş biri…ve ve…

Gezer…Dolaşır…Birlikte içerler meyhanelerde, barlarda…Sokaklarda… bir flaneurle…bir gençle…Bir barmenle…Bir bilmen kimle…İçmek bahane…

Nesnel tesadüfler yaşarlar hep beraber…

Şaşar şaşar bakar…Bakar bakar şaşarlar…

Ne inananlardan ne de inanmayanlardandır…

Büyük bir ihtimal 'ina-na-ma-yan' lardandır

Ve 'kendi' olan O'nlardan o kadar çoktur ki gezegende…

Ya yanı başında… Ya da uzak yanında…

Şikayet etmezler…Sessizce mücadele ederler…

Bazen ayrı ayrıdırlar ama her yerdedirler…

Hayat onlara pusu kurar, ama saklambaç olsun diye…

Birbirlerine oyun oynamaz birlikte oynarlar…

Gerçeğin altını üstüne getirirler…Yeni bir gerçeklik sunarlar..

Breton, Nadja kitabında söz eder Paris gecelerinde dolaşan o gizemli tesadüften…

Şairi…Sinemacısı..yazarı…balıkçısı…Aynı masada yer alır…

Bunuel 'Hayatım' kitabında bunları anlatır çok samimi…

O zamanlar herkes kendi uzmanlık alanına çekilmiş yalnızlık çekmez…

Bir..bir…Yalnız …yalnız…Birlikte yaşarlar…

Çünkü duygusallıkla…. duyarlılığın farkını bilirler…

Çünkü gerçeğin, hakikat denizinde sıkıntı içinde yüzen bir kala-balık olduğunun farkındadırlar…

Alınganlık dersen…Fazla misafir etmezler…

Bilmişlik dersen zaten bilmezler…

İnsanın beden coğrafyasında akan ruhunu hürriyetine kavuşturmaya çalışırlar…

Dedi-kondularla uğraşmazlar…

Ne eski Çin'de, 'Bırakın yolun sonunu, yolun kendisine bakın' diyen Lao-tzu'yu küçümserler…

Ne de kendi kokan, balığı taze balıkçıyı…

Ne de eski binlerden birinde flüt çalan Pan'ı…

Ve de ne de… Beyoğlu'nda gayda çalan bir İskoç'u…

Bir çocuk yazınca gökyüzüne şu şiiri :

'Rüzgar bir öpücük verdi bana…

Es rüzgar es bir daha…'

Göz olurlar…Kulak olurlar…

Dayanamaz söz olurlar…

'Açıl bize, biz deniz' derler…

AFO….7.4. iki00sekiz..Bir Dünya baharı…

Hiç yorum yok:

FELSEFE SANAT BEDEN BİLİNÇ ÖZNE DUYGU FİZİK SPiNOZA DELEUZE NiETZSCHE İst Cumhur KOCALAR